26 Kasım 2016 Cumartesi

MODERN OLMAK İÇİN BATILI OLMAK GEREKMEZ

MODERN BATI MEDENİYETİ!
     Modern Batı Medeniyeti tarihteki en ilginç fenomendir ve eşi yoktur. Tarihte hiçbir medeniyet böyle değildir. İlk kez bir medeniyet tarihte bu şekilde ortaya çıkmıştır. Örneğin, bütün dünyayı yönetecek gücü elde edebilen tarihteki ilk medeniyettir. Bir şekilde dünyanın geri kalanı birleşse bu gücü tehdit edemez. Bu tarihte daha önce hiç olmadı. Bu gücü nereden aldılar? Halen devam eden ilginç bilimsel ve teknolojik gelişmelerden aldılar. Başınızı döndürecek daha pek çok şeyler oluyor ve son zamanlarda ilerleyen bu bilimsel ve teknolojik gelişmeler tarihsel bir fenomen olarak açıklanamaz. Fakat insanlık tarihinde tek eşsiz olaydır. Modern Batı Medeniyeti bu eşsiz gücü baskı 
yapmak için kullanır  ve bu tarihte şimdiye kadar görülmüş en büyük DESPOTLUKTUR. Modern Batı Medeniyetinin her köşesi düşük bir ahlak düzeyindedir. Dışarıdan altın gibi parlakken, içten içe çürüyen bir medeniyettir. Bu korkunç ve emsalsiz güce sahip olan ve insanlığa zulmeden Modern Batı Medeniyeti en köşe noktasına kadar içten içe ahlaken çökmüş bir medeniyettir. Aynı zamanda aldatma gücüne sahip bir medeniyettir. Dünyada bir misyonu olan medeniyet, biz bunu sömürgecilik dönemlerinde duyardık, Uluslararası İlişkilerde etkili, Jingoizmdir. İnsanoğlunu medenileştirme misyonudur. Bu misyon dünyanın geri kalanını sadece sömürgeleştirmez. Onlar dünyanın herhangi bir bölümünü sömürgeleştirdiklerinde, kendi kurumlarını oraya yerleştirmedikçe ve kendi kurallarını uygulayacak birilerini vekil bırakmadıkça "VEKALETEN", orayı onlara asla bırakmazlar. Zamanla insanlığın geri kalanını kendi Karbon Kopyalarına dönüştürme arayışında olurlar. Bu geçmişte daha önce hiç olmadı. Eğer burada ne olup bittiğini anlamaya çalışmıyorsam ben kuş beyinlinin tekiyim. Ne zaman uyanacağım! Ne zaman düşünmeye başlayacağım? Ne zaman Dünya benim için Mc Donalds hamburgerinden daha fazlası olacak? Neler Oluyor Burada... 
     İnançlı insanlar olduğumuz için savaşı zorunluluk dışında asla haklı gösteremezsiniz, asla. Sömürgeciliği asla haklı gösteremezsiniz, yada Emperyalizmi asla haklı gösteremezsiniz. Hayır, Afrika'da savaşlar yok, sadece üzücü hoşa gitmeyen ölümler var. Batı o ölümlerden "Medeniyet" yararları çıkardı. Çok kolay satın alabileceği yararlar. Çünkü o hayatları çok ucuza aldı. Çok ucuza aldı! Emperyalizm Deccal'in bu dünyada var olmasının anahtar faktörlerinden birisidir. Onun dünyanın geri kalanındaki hayatının görkemliliği bugün bizi getirdikleri noktadır. Doğal kaynaklar açısından dünyanın en zengin ülkelerinin aynı zamanda refah, zenginlik açısından en fakir ülkeler olmaları sadece bir tesadüf müdür? Üçüncü dünya ülkeleri aslında dünyanın en zengin ülkeleridir. Fakat Çağın sistemi tarafından yağmalandılar, sömürüldüler. İlah tanımaz dünyanın öğretisi:"Amaca giden her yol mübahtır." Tepedekiler(Çatı Akıl) tarafından oyuna sokulan bir felsefedir. Savaşı kızıştırmak için milyonlar ödeyen aynı dünya güçleri bütün kıtaları açlıktan kurtarmak için onda birini bile ödemezler. Hepsinden öte dünyanın geri kalanını daha fazla yozlaştırma girişimi vardır. Bizi kendi kültürümüzden ve inançlarımızdan uzaklaştırdılar ve ne yapılması gerekiyorsa zorla yaptılar.
     Batılı olmak için bir çok açıdan her şeye ve herkese kendisi için sahip olmak demektir. Batılı olmak bir çok açıdan Emperyalist olmak demektir. Göğsü kabarmış şekilde tüm dünyayı dolaşmak demektir. Her şeyin sahibi olarak çevreye bakmaktır. Onlar her şeyi yönettiklerini zannederler, sanki onlar dünyanın yöneticileri...
KİM OLDUĞUMUZU VE NEREDEN GELDİĞİMİZİ UNUTAMAYIZ. MODERN OLMAK İÇİN BATILI OLMAYA GEREK YOK. 

4 Ağustos 2016 Perşembe

KAPİTALİZMİN OYUNCAKLARI


     Dünya'nın geri kalanını kendi Karbon Kopyalarına dönüştürme tutkusu ve insanlığı kendi karbon kopyalarına dönüştürme sürecini ilerletmek için dünyayı bağlantılı kılacak, küreselleşme adında bir şey getiriyorlar. Tüm dünyayı birbirine bağlıyorlar. İşte bu şekilde tüm dünyayı birbirine bağlıyorlar. Televizyon İnsanlığın geri kalanının beynini yıkamak için başlıca unsur  olarak kullanılır ve insanlığı Batı'nın kopyası haline getirir. (SAVAŞ-TERÖRİZM)
Mesela gördüğüm şey toplumumuza ve kültürümüze bulaşmış markalaşmayı kullanmak ve bunu küreselleşmekle bağdaştırmaktır. Çünkü şimdi bir ayakkabı alacak olsanız elinizde küreselleşme hikayesi var demektir. Elinizde bir deri var ki; belki Arjantin'de üretilmiş ve Oregon'daki bir şirketle anlaşan Hong Konglu brokerlarla ticaret yapan Koreli bir üretici tarafından  Filipinler'e deniz yoluyla nakledilmiş, bu ürüne bakıp eğer bunun oluşması için gereken parçaları ayırt edebilirseniz, eğer küresel ekonomideki parçaları ortaya koyabilirseniz, işte o zaman anlarsınız. Şirketlerin size geçen yıl reklamlar vasıtasıyla ne kadar ayakkabı masrafı yaptırdıklarını, reklam için bir Süper Stara ne kadar ödediklerini, kazanan ve kaybedenler arasındaki küresel ekonomi eşitsizliğini düşünün. Araştırmalara göre son 6 yılda gördüğümüz şey, kabuğu soyulmuş ürünlerdeki markalaşma patlamasıdır. Markaların arkasına bakın nasıl üretildiklerini görmek için sahte görünüşünü soyun atın, Birleşik Devletlerde Nke işçilerinin, Gp işçilerinin, sponsor edilmiş İşçi Grupları vardır ki, bunlar ürünlerin nasıl üretildiğini anlatmak için kampüslere giderler ve tabi ki bu kampanyalar için rahatsız edici bir şeydir. Çünkü onlar Küreselleşmenin Motorları olmalarına rağmen, küreselleşmeye gerçekten inanmazlar, bu tarz bir küreselleşmeye değil, onların bütün sistemi üretim dünyasına bağlıdır. Tüketim dünyası sağlam bir şekilde durur ve bu bizim mükemmel parlak Küresel Dünyamızın ardındaki sırları öğrendiğimiz yerde insanlarla bağlantıdan uzak kalmazlar ve şimdi bu markalar pek çok açıdan küreselleşmenin en görünür hedefleri oldular. 
     Ne zaman bir Protesto gösterisi görsek; Stbks'ı, Gp'i, M.D..ds'ı koruyan gösteri polisleri(amerikan polisi) olur ve bu bana olağanüstü sembolik bir şey gibi geliyor. Onlar Küresel Dünyaya girişteki sahte görünüşü koruyorlar ve bunun meydana getirdiği şey, bunların hepsini bir araya getirmek ve mağazanın, Süper Market'in dışındaki markayı parlak bir görünüşe kavuşturmak ve ürünlerinizin nasıl kullanıldığını biliyoruz demek. Kampanyaların yaptığı budur. Küreselleşmeyi gerçek hale getirdiler. Diyorlar ki; bu yediğiniz yemekle ilgilidir, giydiğiniz elbise ile ilgilidir, çocuklarınıza aldığınız oyuncakla ilgilidir.
     Küreselleşme, Dünya üzerindeki endüstriyi birbirine bağlayan bir sistemdir ve size insanlığın onsuz yok olacağını söylerler, tıpkı makine gibi, birkaç ihtiyacını karşılayan, aynı iş çıkarlarını gözeten bir sistem. Küreselleşmiş dünyada şirketler, yaşayan, nefes alan insanlar gibidir. Modern Çağ efendiyi köle yapar. Bunlar, kanunlar tarafından dizayn edilen bir çeşit 
özel şahsiyetlerdir. Sadece kendi stokçuları içindir, iş gücü gibi yada her neyse, yatırım yapanlar için değil... Bu sistem olmadan yaşayamayacağımız ile aldatılıyoruz, FAKAT ASLINDA BİZ OLMASAK BU SİSTEM YAŞAYAMAZ. Tıpkı arı kovanı gibi... Hiç soru sormayan, çizgiyi aşmayan, Hapishane Baronlarına ihtiyaç duyan, onları seven Erkek arılara ihtiyaç vardır. İnsanlığımızı mı kaybettik? Makinenin Dişlisi mi olduk? Bir makine ki; Bizim üstümüzden ziyafet çekerek yaşayan, sayemizde oburca beslenen, sermayesini çoğaltmak için bizleri sindiren. SİZ BİR KURBAN MISINIZ? Sanırım İnsanların şirketlerle ilgili düştükleri hata şu: Tüm bu şirketlerin bizim gibi olduğunu düşünüyorlar. "General E. birçok hikayesi olan yaşlı bir adam gibidir", "Nike Genç, Enerjik", "Microsoft agresif", "Mc Dnlds genç, sempatik, açık, yürekli", "Monsnto kusursuz giyinen" gibi düşünceleri var insanların. İnsanlar sanıyor ki bu şirketlerin hisleri var, politikaları var, inanç sistemleri var. Ama gerçekten bir şeyleri var, o da bizdeki çeyrek TL'yi bile bize nasıl harcatacaklarıdır, HEPSİ BU. Tabi ki kazanç elde edecekler, bu iyi bir şeydir. Ancak bu iyi durum sadece ticaretin meşruluğu ile ilgilidir, yoksa çok ulusluluk ile ilgili değildir.   Bu Kapitalizmin bizim üzerimizde daha fazla yarar sağlaması için bir dürtüdür.

12 Haziran 2016 Pazar

AYDINLANMA İLE BÜYÜK BİR KARANLIĞA GÖMÜLDÜ AVRUPA


      Dışarıdan kazanılan bilgi kesinlikle önemlidir. Politikayla, Parasal Ekonomiyle Amerikan Dolarının önlenemez bir biçimde erimesiyle ilgili  olayları yıllardır çok yoğun bir şekilde gözlemliyoruz. Politikayı ve Ekonomiyi dışarıdan bakarak kesin bir şekilde gözlemlemek ve anlamaya çalışmak muhakkak önemlidir. Fakat bunun yanında içsel, sezgisel ve Ruhani bir anlayışla dış dünyanın içten hakikatinin ötesine gidebilmenin de  gerekliliği vardır. Gerçekte ve görünüşte Deccal'a bağlı olan her şeyin aslında birbirine karşı olduğunun farkına varmadıkça ve içsel gözle değil sadece dış bakışla kandırıldığını, yanlış yönlendirildiğini görene kadar bugünkü dünyayı anlayamaz ve yorumlayamazsın. Bu nedenle Dehşet Aldatmanın olduğu Çağın üstesinden gelebilmek için bizim bir Epistemolojiye (Bilgi Kuramına) ihtiyacımız var. Materyalist Toplumun Şans eseri oluştuğunu düşünmüyorsun değil mi? Bu öfkeli dünyaya şahit oldukça birey hiç durup gerçeğe bakıyor mu? Her an hayatımız hızla ve aceleyle geçip gidiyor ama hiç durup düşünüyor muyuz? Nasıl bu hale  geldi? Dünya sistemlerle işliyor, Mekanik bir Labirent, parmaklıkları görünmeyen bir hapishane gibi inşa edildi. Bizim güvensizliğimizi istismar eder, kendisini cehaletle zenginleştirir. Bizim heveslerimizi zapt eder. Bizim amaçlarımız sonsuza ulaşmaktan, geçici şeylere yalvarma olarak saptırıldı mı? Kendi kendimizi kaybettik mi? Peşinden koştuğumuz gerçek mi? Yoksa yanılsama mı? Arapçada Antichrist (Büyük Aldatıcı) "DECCAL" demektir. BÜYÜK ALDATICI! BÜYÜK ALDATICI! 
       Dünyanın en iyi milleti hangisidir? Kandırıldık mı? Onun yalanlarına inanmaya başladık mı? DEHŞET ALDATMANIN ÇAĞINDA MI YAŞIYORUZ? Onun Mutluluk, Başarı ve Gerçek tanımlamalarını kabul ettik mi? Yanlışa inanıp, doğruyu reddederek kandırıldık mı? Hile bu! Basit yaşamayı öğren, bundan nefret ederler.  "iyiyim" demeyi öğren, bunu tut, bundan nefret ederler. Allah'la yürü. Zihnini Özgür bırak! Bizim en üst noktaya yada en dip noktaya ulaşmamız lazım. Bizim gerçek Devlet yapısının olduğu yere ulaşmamız lazım, devlet içinde devletlik yapanlardan kurtulmak gerek, şuan Deccalin fedaileri körleşmiş ve izanı kaybetmiş durumdalar, kendi ülkesinin kendi vatanının insanlarına acımazlar, Deccalin bedduaları ile yaşayıp Deccalin emirlerine uyarlar ve sorgulamadan yerine getirirler. Bu sebeple ulaşmamiz gereken sistem Devlet Başkanlığıdır. Küresel Entrikalarda %99'luk kesim %1'lik kesim için çalışır. Ve bu %99'luk kesimin hiç sesini çıkarmamasının nedeni onların sahip olmak istedikleri her şey ile baştan çıkarılmalarıdır. TI adında bir Rap'çi bir kayıt yaptı. Dedi ki; "Sen Canının istediği her şeye sahip olabilirsin!" 
            

7 Haziran 2016 Salı

"VE İNSANLIK TEK BİR MİLLET'TEN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİ..."

      Onlar Dünya'nın bir kısmını kolonileştirdiklerinde, kendi kurumlarını yerleştirmeden asla oralardan vazgeçmezler. Ki toplum onların kanunları ve vekilleri tarafından yönetilmeye  devam eder ve bu süreçte onlar Dünya'nın geri kalanını değiştirmeyi düşünürler. İnsanlığın geri kalanını  kendi Karbon Kopyalarına dönüştürmeye çalışırlar. Tarihte daha önce böyle bişey olmadı! Eğer Dünyada ne olup bittiğini anlamaya çalışmıyorsam, o halde benim kafamın içinde bir Yer Fıstığı var demektir!
    
      NE ZAMAN UYANACAĞIZ!
      Allah'ın (c.c) Elçisi Hz. Muhammed (s.a.v) bizi uyardı. Hayatı boyunca Deccal'in dünyaya salıverileceği konusunda bizleri bilgilendirmiştir ve anlatmaya devam etmiştir. Deccal Dünyaya salındığında orada 40 gün yaşayacaktır. Bir gün  bir yıl gibi bir gün bir ay gibi bir gün bir hafta gibi ve geri kalan günleri sizin günleriniz gibi... Buradan yapılan analizler gösterir ki Deccal'in bir yıl olan bir gününde Britanya Ana Merkezdi, ve Deccal bir aylık gününü yaşamaya başladığında, Amerika Birleşik Devletleri Ana Merkez oldu. Ve en sonunda Deccal'in bir günü bir hafta gibi olduğunda o evine Kutsal topraklara geri döner...
        Bugün çoğu İnsan bizim zamanımızdan geçmişe kadar baktığında Bilimin bazı derin sorulara cevap verememesinden dolayı hayal kırıklığına uğramıştır. Temel sistemde devrilme noktasına ulaştık, enerji sisteminde devrilme noktası var, gezegenimizde iklimin de devrilme noktası var. 
Parasal sistemde, yiyecek üretiminde, su kaynaklarında da devrilme noktası var. Şu anda yolun sonuna geldik. Ya Dünyamız yok olacak, Ya yenisi inşa edilecek yada her ikisi... Dünyadaki her Kültürün mutlaka Dünya'nın sonu ile ilgili kehaneti vardır. Bence bu normal, çünkü onlar bizim kültürümüzle bugün dünyaya ne olacağıyla ilgili bağlantı kurduklarını hissediyordu. Peygamberimiz (s.a.v.) açıkça belirtmektedir ki; "Benden önce Ümmetini Deccal'a karşı uyarmayan hiçbir Peygamber olmadı."  Deccal'le ilgili Hz. Nuh (a.s.)'da Kavmini uyardı. Hz. Muhammed (s.a.v.) dedi ki: "Ben size Deccal'le ilgili daha önce kimsenin söylemediği bir şey söyleyeceğim. "O tek gözüyle görür, Sol gözüyle. Onun sağ gözü kördür. Şişkin bir Üzüm'e benzer gözü, ama sizin İlahınız Tek Gözlü değil."(Burada Deccal'in ilahlık taslayacağına atıfta bulunulmakta). İki gözünün arasında Kafir yazmaktadır ve tüm Müminler bunu okuyabilecektir. Mümin doğru Din'i kabul eden kimseye denir. Fakat sadece ağızla kabul eden değil, Kalbiyle de hissedendir. İman eden tüm Müminler (okuryazar yada değil) Deccal'i  tanıyabilecekler. Peki o halde onu tanıyamayanlar kimlerdir? Eğer kişinin İnancı varsa tanıyacak, yoksa tanıyamayacaktır. Belki onu göz muayenesi için Doktora götürmek zorundayız, Niye okuyamıyorsun? Ama Göz muayenesinin sonuçları gelir. Mükemmel görüyor, hiçbir hastalık yok. Katarakt değil onun gözleri mükemmel ama neden o okuyamıyor? Bizler bu gözlerden başka göze sahip miyiz? Bizler bu kulaklardan başka kulaklara sahip miyiz? Ya da bu duyularımız haricinde
başka bilgi alabiliyor muyuz? MODERN MATERYALİST DÜNYA buna HAYIR der...ama KURANI KERİM EVET der... KURAN kalbimizin de görebildiğini belirtir. KURAN kalbimizin de duyabileceğini söyler. Kişinin kalbine o inanç girdimi, Allah (c.c) Kalbin içine inancı yerleştirir. Oradaki ışık ve kalpteki ışık gözlerin göremediğini görür. Şimdi İnançlı kişi hem daha fazla şey görür gözlerin görebileceğinden hem daha temiz ve açık görür. Şimdi o kalbiyle görüyor ve Deccal'in Sol gözünün  dış görünüşünün Sağ gözünün ise iç görünüşünün neyi temsil ettiğini anlar. Deccalin gözlerinin önü torbalanmış nurdan yoksun bir görünüm arz eder.  Yaşadığ şehir belirtilere göre 11 harften oluşan bir şehirdir.